30 Nisan 2012 Pazartesi

Battleship / Savaş Gemisi

         




          Film ilk 20 dakikasıyla beklentilerinizin yanına bile yaklaşmıyorken eğer iyi bir sinemaya gitmişseniz ve görüntüyü destekleyici sağlam bir ses ile donatılmış ise bulunduğunuz yer , işte o zaman görsel bir şölen çıkıyor  karşınıza filmin son saniyesine kadar. Bu arada ; elbette ki yine Amerika Dünya'yı 9665.kez kurtarıyor Allah başımızdan eksit etmesin onları. Görsel efekt tutkunlarına ısrarla önerilir.
 ( Yazan : Yusuf Okay )

War Horse / Savaş Atı

              Göz alabildiğince toprak rengi kırların arasında bir gün bir tay Dünya'ya gelir..Doğduktan saniyeler sonra ayağa kalkar..Hayat denen mucize sanki nefeste gizlidir..sanki suda ya da gökyüzünde..öylesine güzel saf bir umuttur ve özgürlüktür ki onun içindeki..nice sevdalara bürünüp dev topların bulunduğu savaş meydanlarında bir yılkı gibi koşar..Beyaz değil belki ama bacaklarının en altında ve tam kafasının ortasında bembeyaz tüyleri vardır bu güzel varlığın..Adı ise; " Savaş Atı ". Size tekrar inanmayı ve mucizeler için gözyaşı dökebileceğiniz anıılar vadediyor. İzlediğim en anlamlı ve duygusal filmdi demekten mutluluk duyuyorum. Teşekkürler Steven Spilberg.
(Yazan : Yusuf )



27 Nisan 2012 Cuma

TTNET Genç Yeteneklerin Yanında!

TTNET’in “Yeteneğe Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek Projesi”yle, gençlerimiz yeni kariyer firsatlarını keşfediyor.

Bilişim sektörüyle tanışan gençler, aldıkları eğitimlerle iş hayatına hazırlanıyor. TTNET, Türk ekonomisine destek oluyor. Siz de bu ücretsiz eğitimler hakkında bilgi almak için hemen tıklayın.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

24 Nisan 2012 Salı

Blind Shaft - Kör Kuyu

             

                    Film bir kesime göre oldukça iyi olarak bahsediliyor eminim..Bu kesime benim dvd'cim ve eşide dahil..film bittikten sonra insanda nasıl bir hissiyat bırakır muhabbeti üzerine filmin onlarda " donduk kaldık " hissiyatı bırakmış olması ilgimi çekmişti. Bir film hakkında bitince yorum yapamamak benim içinde iyi film budur arkadaş ibaresinin tasviridir ama bu film "Iğğğ ığğ". Bittikten sonra " aa evet filmi çekerken şuna dikkat etmiş kadraja şunu almış, aslında oyunca tam da burada çokta oynayamamış, aslında kameranın da çok farkında hatta aslında filmin kamera arkası niteliğinde bir 5 dakikaydı az evvelki " şeklinde düşüncelerle izledim kafamda..Aslında bakarsanız çok ta kötü bir film değil.."O bir kesim " tarafından sevilebileceğini bile düşünüyorum, hatta çok bir şey beklemeden insani bir konudur şeklinde yaklaşımlarla film size sempatik bile gelebilir..ve belkide iyi bir şirin olursanız filmi eşe dosta önerirken bile bulabilirsiniz kendinizi..
 ( Yazan : Yusuf )

22 Nisan 2012 Pazar

Kick-Ass



    Yine kafa dağıtmalık, eğlenceli bir film. Film bir çizgi roman uyarlaması. Okulunda silik bir tip olan, çizgi roman seven Dave filmin başında soruyor: Neden şimdiye kadar kimse süper kahraman olmayı denemedi ki? Sonra kendisi olmaya karar verir ve adını da Kick Ass koyar. Tabi hiç bir süper veya normal herhangi bir yeteneği olmadan. Bu arada gerçekten süper kahraman gibi takılan ve intikam almak istediği uyuşturucu baronun peşinden koşan baba kız var. Baba rolünü oynayan Nicolas Cage kızını silahlarla ve savunma sanatlarıyla yetiştirir. Hatta kızı doğum gününde babasından kelebek bıçak ister. (O kız karakter olan Hit Girl bazı sahnelerde bana biraz Leon'u anımsattı.) Küçücük boyuyla artistik hareketlerle suçluları kılıçlarla doğrayıp, mermi manyağı yapan bir velettir kendisi.

   Bir sahnede Kick Ass  hoşlandığı kızı rahat bırakması için uyarmaya uyuşturucu satıcısının evine gider. Bu arada camdan Hit Girl (Mindy) maskeli etekli ve pembe kemerli kostümüyle girer. İçerdeki herkes şaşkınlıkla ona bakarken hangisini önce öldürsem diye saymaya başlar, ini mini miny mo diye. Bu sahne de bana Natural Born Killers'da Mallory'nin bir kafede aynı şekilde kimi önce öldüreceğini seçmek için saymasını anımsattı. Genel olarak silahlı kılıçlı sahneler Kill Bil'i anımsatıyor zaten. Bir de Kick Ass Peter Parker'a çok benzerliği var. Yaşadığı ev, okulda silik bir tip olması, havalı bir kıza aşık olması, bir binanın çatısında kahramanlığa çalışması gibi.
   Bu çizgi roman uyarlamasında insanlar gerçekten ölüyor, etraf hep kan gölüne dönüyor. Küçük bir kız uyuşturucu patronundan dayak yiyor. Ama filmde bunları izlemesini gayet eğlenceli. Gereksiz bir ayrıntı daha, aslında benim için bir tesadüf: Mindy (Hit girl) iki elinde silahla bir sürü koca adamı havalı bir şekilde haklarken, Freaks and Geeks'in jenerik şarkısı olan 'bad reputation' çalıyor.
  İzlemek için duraklamaya gerek olmayan, güzel müzikli, güzel bir çizgi roman uyarlaması. Çok güzel izlenir, keyif alınır, eğlenilir. (Yazan: Eren)
 

21 Nisan 2012 Cumartesi

Knocked Up / Kaza Kurşunu

   Freaks and Geeks'i izledim yeni bitirdim. Maalesef dizi bir sezon yayınlandı. Bile bile izledim ve çok sevdim. Bu filme de şuradan bağlayacağım: Dizide ki oyuncuların birçoğu bu filmde de oynuyor. Sonra dizinin devamı olmadığı için hem filmi hatırlamak hem de dizide ki oyuncuları tekrar bir arada görmek için filmi aradım buldum ve tekrar izledim.

   Bu filmi ilk olarak arkadaşımla üniversitede sınavlara hazırlanırken ders arası kafa dağıtma filmi olarak seçip izledik. Film, kapağından ve aptal çevirisinden saçma ve abartılı Amerikan komedisiymiş gibi duruyor. Ama aslında hiç de o tarz bir film değil hatta o kadar da komedi tarzı değil. Ama ders arasında, kendisinden beklenen kafa dağıtma işini layıkıyla yerine getirmiştir. (Küçük hatta gereksiz bilgi: Aynı kaderi paylaşan bir film de "Çölde Kutup Ayısı filmidir. Kapağı ve Türkçe çevirisinden dolayı film hakkında hiç bir şey bilmiyorsanız filmi hayatta alıp izlemezsiniz.)

   Neyse filmin konusuna gelirsek, tek gecelik bol alkollü bir ilişkiden sonra Alison hamile olduğunu öğrenir, bebeğin babasına (Ben) haber verir ve bebeği doğurmaya karar verirler. İki farklı dünyaları olan iki insanı birleştiren çat kapı gelen bir bebek söz konusu. Ortada örnek alabilecekleri tek çift ise Alison'un birlikte yaşadığı ablası Debbie, eşi Pete ve iki kızlarıdır. Tabi bu çekirdek aile de mükemmel değil. En azından Alison ve Ben için. Evlilik dışı gelen bu bebeğin doğum sürecinde birbirlerini tanımaya çalışırlar, severler, sevişirler, ayrılırlar, gerçeklerle yüzleşirler, birbirlerine destek olurlar. Tabi sonunda o küçük yaratığın gelişiyle film mutlu sona bağlanır.

   Filmde, izledikten sonra aklıma parça parça gelen ama net hatırlamadığım çok ayrıntı var aslında. Böyle konuşulan repliklere 'Vay çok güzelmiş bunu facebook iletime yazmalıyım' dersiniz ya onun gibi laflar var işte. Abartı bir yana arada baya bol küfür de var uyarmalıyım. Şöyle bir detay var ki yazmak isterim: Bebeğin babası olan Ben'in odasında 'Fear and Loathing in Las Vegas' filminin posteri var ve Alison'un ablasının eşi olan Pete ile Ben Las Vegas'a yaptıkları bir kaçamakta, mantardan kafayı bulup, sirke gittikleri sahne sanki Fear and Loathing in Las Vegas filmine göndermeymiş gibi. Ha bir de Pete bir sahnede bir Tom Waits'in Raindog albüm kapağının olduğu bir tişört giyiyor. Gereksiz ayrıntıları da verdiğime göre yazının sonunu bağlayayım.

   Aslında konusuna, kapak resmine, çevirisine bakınca, film işe yaramaz ve kesin klişelerle doludur diye düşünülebilir. Ama samimi ve keyifli bir anlatımla sıkmadan, şişirilmiş, içi boş ders verici laflar falan olmadan sıkılmadan, tekrar tekrar izlenebilir. İzledikten sonra jenerik kısmında çalan müziği dinlerken yüzünüzde bir tebessüm oluşabilir. Sevdiğim ve sürekli izlenebilir filmler listemdedir ayrıca. İzleyin eğlenin gülün keyiflenin!

  Dip not: Jenerikte oyuncuların çocukluk ve çocuklu fotoğrafları da çok eğlenceli.
(Yazan: Eren)

2 Nisan 2012 Pazartesi

Anılarınızı Duvara Yansıtın!

Ailece gittiğiniz yaz tatilinde yaptıklarınızı yeni Sony Projektörlü Handycam ile kaydettiyseniz istediğiniz her yerde ışıkları biraz kısarak sevdiklerinize izletebilirsiniz. Diyelim ki tatilden sonra annenizin evine gittiniz. Malum emektar televizyonların usb girişi ya da SD kart girişi olmayacaktır. Peki ne mi yapıyoruz? Işıkları kısıp, yeni Sony Handycam’inizin projektörünü açıyorsunuz ve tüm anılarınızı duvara yansıtıyorsunuz. İşte hepsi bu!

Sony’nin, Handycam’in tanıtımı için hazırladığı bu kısa videoda görüntü kalitesi ve kameranın diğer özellikleri sanki kendi evimizde gerçekleşiyor gibi canlandırılmış. Şimdi hayal gücünüzü zorlayın ve projektörünüzü nereye yansıtacağınızı düşünün. Çünkü artık her yüzey bir sinema perdesi...

Bir bumads advertorial içeriğidir.